Birçok âyet-i kerîmede (Beni çok zikr edin) ve (İzâ câe) sûresinde (Bana istigfâr edin. Düâlarınızı kabûl ederim, günâhlarınızı afv ederim) buyuruldu. Görülüyor ki, Allahü teâlâ, çok istigfâr edilmesini emr ediyor.
(Rıyâd-un-nâsıhîn) ikinci kısm, ikinci bâbı, birinci faslda diyor ki, (Tevbe ve istigfâr kalb ile, dil ile ve günâh işliyen a’zâ ile birlikde olmalıdır. Kalb pişmân olmalı. Dil, düâ etmeli, yalvarmalı. A’zâ da günâhdan çekilmelidir.)
İstigfâr düâsı, (Estagfirullahel’azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyelkayyûme ve etûbü ileyh)dir. İstigfâr, (Estagfirullah)dır. Ma’nâsı, (Beni afv et Allahım)dır. Urvet-ül vüskâ Ma’sûm-ı Müceddidî, beş vakt nemâzdan sonra, üç kerre istigfâr düâsı ve 67 kerre istigfâr okurdu ve yüzkırkbin talebesine okumasını emr ederdi.
Her zemân yüz kerre (Estagfirullahel’azîm ellezî lâ ilâhe illâ hüvel hayyelkayyûme ve etûbü ileyh) demeli ve ma’nâsını düşünerek söylemelidir. [Azîm, zâtı ve sıfatları kemâlde demekdir. Kebîr, zâtı kemâlde, celîl, sıfatları kemâlde demekdir.] Bunu ikindi nemâzından sonra [tesbîhlerden ve düâdan sonra] yüz def’a okumalıdır. Abdestsiz okunabilir. Hadîs-i şerîfde buyuruldu ki, (Kıyâmetde, sahîfesinde çok istigfâr bulunanlara, müjdeler olsun!).
Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî, ikinci cildin 80. ci mektûbunda buyuruyor ki, (Belâlardan, sıkıntılardan kurtulmak için, istigfâr okumak çok fâidelidir ve tecribe edilmişdir. Ölümden başka, her derdden kurtarır. Eceli gelenin de, ağrısız, sıkıntısız ölümüne yardım eder. Her sıkıntıdan kurtaracağı ve rızkı artdıracağı, hadîs-i şerîfde bildirildi. İstigfârı ve bütün düâları, ma’nâlarını düşünmeden, temiz kalb ile söylemezse, yalnız ağız ile söylerse, hiç fâidesi olmaz. Ağız ile üç kerre söyleyince, temiz kalb de söylemeğe başlar. Günâh işlemekle kararmış olan kalbin söylemesi için, ağız ile çok söylemek lâzımdır.
Allahü teâlânın âdeti şöyledir ki, herşeyi sebeble yaratır. Birşeye kavuşmak için, bu şeyin yaratılmasına sebeb olan şeyi yapmak lâzımdır. Herşeyin yaratılmasında müşterek olan ma’nevî sebeb, sadaka vermek, yetmiş kerre (Estagfirullah min külli mâ kerihallah) düâsını okumakdır. Bu iki ma’nevî sebeb, maddî sebebleri bulmağa da yardım eder.
(Miftâh-un-necât) da yazılı hadîs-i şerîfde, (Bir kimse, mü’minler için, hergün yirmibeş kerre, istigfâr okursa, Allahü teâlâ, bu kimsenin kalbinden gıl ve hasedi çıkarır. İsmi, Ebdâl ismleri arasına yazılır. Ona, bütün mü’minler adedince, sevâb yazılır. Kıyâmet günü, bütün mü’minler: Yâ Rabbî, bu kulun bizim için, istigfâr okurdu. Sen de onu afv eyle! derler) buyuruldu. Gıl, hîyle demekdir. Ebdâl, Evliyâdan bir sınıfın ismidir. Hergün (Allahümmagfir lî ve li-vâlideyye ve lilmü’minîne vel-mü’minât vel-müslimîne vel-müslimât el-ahyâ-i minhüm vel-emvât bi-rahmetike yâ Erhamerrâhimîn) okumalıdır.
İstigfarların büyüğü: Habîb-i kibriyâ “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Bu düâyı okuyan kimse, düâyı sabâhleyin okursa ve akşama kadar ölürse, şehîd derecesine vâsıl olarak ölür. Akşamleyin okursa, yine sabâha kadar ölürse, aynı şeklde aynı dereceye ulaşır. Düâ şudur: Allahümme ente rabbî lâilâhe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va’dike mesteta’tü eûzü bike min şerri mâ sana’tü ebûü leke bi-ni’metike aleyye ve ebûü bi zenbî fagfirlî zünûbî feinnehû lâ yagfirüzzünûbe illâ ente. Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minezzâlimîn.)
TÜRKİYE TAKVİMİ
VAKİT HESÂBLAMA HEY’ETİ BAŞKANLIĞI
E-posta adresimiz: bilgi@turktakvim.com